27 Haziran 2012

Sergüzeşt-i Eda

Dün akşam Ege'nin diploma töreni vardı. Akşam altı buçuk gibi Üsküdar'da olmamız gerekiyordu, beş buçukta çıksak yeter diye düşündüm.
Plan taksiye atlayıp gitmek.
Tabi direk taksiyle evden okula gidileceği için ben zımbalı bluz - mini şort - parlak lame stiletto kombinasyonunu tercih ettim.
Taksiler bizi almıyor! Yok efendim trafik çokmuş, yok efendim köprü tıkalıymış, I. köprü kapalıymış, birinin geçiş kartı yokmuş blablablabla...
Biz metrobüse kaldık! Ben o kılıkta metrobüse binicem. Hayır bi de ayakkabı yürümek için değil, izlenmek için yaratılmış. O saç telinden ince topuklularla tabi ki yürüyemedim, suyun üstünde yürümeyi denesem daha başarılı olurum. Aldım elime ayakkabıyı, başladım çıplak ayak yolculuğa. Ben cıbıl cıbıl ayaklarla metrobüs durağını, Zincirlikuyu'dan Altunizade'ye metrobüsü, Altunizade'de üç üst geçidi geçtim!
Metrobüs mesela... Elimde ayakkabılar, onları sakliycak yer de yok, çıplak bordo ojeli ayak parmaklarımla öyle bikaç durak.
Önce kıyafetimi süzen bi gülümsüyor, sonra ayaklarımı görünce dumura uğruyor. Birbirine beni gösteren mi dersin, reklam çekimi sanan mı dersin, bütün yol ayaklarımı izleyen amcalar mı dersin ne ararsan var. Biri sorsa SANA NE ARKADAŞIM AYAK BENİM AYAĞIM İSTER AYAKKABI GİYERİM İSTER GİYMEM SANA NOLUYO ALLA ALLLA!!! diye atar yapıcam, kimse de sormuyor.
Yemin ediyorum, insanlar telefonlarıyla "çaktırmadan" fotoğrafımı çekti. Yarın bi gün 9gag'da Meanwhile in Turkey başlıklı, elinde parlak lame ayakkabılar çıplak ayaklarıyla yaya geçitleri geçen bi kız fotoğrafıyla bir post görürseniz o benim.
Aman reklamın iyisi kötüsü olmaz.

Hayır bu akşam mezuniyette napıcam onu merak ediyorum asıl. Hadi bakalım...

Hiç yorum yok: