29 Temmuz 2010

Hüseyin Çağlayan: 1994-2010

Bugün İstanbul Modern'deki Hüseyin Çağlayan:1994-2010 sergisine gittim. Gazetede okuduğum günden beri aklımın bi köşesindeydi sürekli.


Adam yapmış ya... Zaten modanın sayılı saygın okullarından London Central Saint Martins'den mezun olmuş, mezun olduktan hemen bi yıl sonra kendi markasını kurabilmiş ender bi dahi.
Hüseyin Çağlayan modayı sanatla ve teknolojiyle birleştirebilen, mezuniyet defilesinde ipek elbiseleri demirle kaplayıp toprağa gömmeyi akıl edebilen, klarnet şeklinde votka şişesi tasarlıyıp hikayesini anlatabilen, kendi kendine fermuarlarını açan elbiseler tasarlayan, her ne tasarlarsa tasarlasın kendi ruhunu gerçekten veren bi dahi. 
Çoğu sanatçı gibi kendi ülkesinde hak ettiği gibi ilerleyememiş, imkan yakalayamamış, İngiltere'de "Türk", burda "İngiliz" yaşamayı seçmiş. Milletçe adamın, Londra'da kaldığı yıllar boyunca doğal olarak değişen aksanıyla "VÖĞG"telaffuzuyla dalga geçeceğimize değerini bilelim, hiç değilse emeğine saygı gösterelim.
Sergi 24 Ekim'e kadar devam ediyor. Klişe olmak istemiyorum; ama şiddetle tavsiye edilir!

Hele Readings SpringSummer/2008 koleksiyonunun sunumu, ağzı açık bırakır! Kendimi Star Wars'ta gibi hissettim! Kapkaranlık bi oda, camın içinde dönen mankenler ve üstlerindeki taşlı tasarımlar o karanlıkta her yere kırmızı lazerler saçıyor. İnanılmaz.
Hemen çıkışındaki One Hundred and Eleven koleksiyonu da kesin izlenmeli. Finali mükemmel. Elbiseler kendilerini sunan mankenler üzerinde kendi kendine hareket ediyor, sihirli gibi oynayıp form değiştiriyorlar. Hayran bırakıcı.
One Hundred and eleven koleksiyonundan bu balon elbiseyi Lady Gaga da giymişti.


26 Temmuz 2010

Ben pastamı Jude'lu aliym mümkünse

Havanın otuz altı derecelerde gezip durması iyice Garfield'a bağladı beni. Oturduğum yerde eriyorum, eridikçe mayışıyorum, mayıştıkça oturuyorum derken filmlere sardım. My Blueberry Nights'ı da izlemiş bulundum geçenlerde. Tam kız filmi ya, aksiyon-macera-bilim kurguysa olayınız hiç bulaşmayın.
Ve temposu aşırı ağırdı, şu fantazik öpüşme sahnesi için tüm film bekledim!! Çok sarmadı yani.

Ancak Rachel Weisz'e hayran kaldım, kadın karizmatik. Bi an dedim ya ben saçımı kestiriym, dalgalı dalgalı birazı tek gözümün önünde dolaşiym, kırmızı ruj süriym çıkiym havam olsun. Sonra vazgeçtim ya, bu işler sonradan olmaz.

Norah Jones'un sırf sesi değil burnu da güzelmiş bu arada.


Ya Jude Law beni öldürdü öldürdü diriltti. Hayır bi insan hem British aksanlı olup hem bi bereyle bile mükemmel gözükmemeli. Hadi onları yaptın sigara içerken itici ol, di mi? Olmadı, güzel pasta yapma be adam! Serserilerin çekiciliğinin canlı kanıtı işte.

Pasta demişken ağzımdan sular aka aka izledim ben Norah'nın önümde blueberry'li pastayı yalayıp yutmasını ya... Naptın Norah sen?! Ben kuru kayısı, elma mutluydum. Of.

22 Temmuz 2010

Yüz Boyamaca


İlkokul çağındaki kızlarla vakit geçirirken dikkatli olun. Ya eline bi Barbie verin, ya bilgisayar, ya monopoly... Bişeyler yapın; ama sakın "Bak şimdi sana makyaj yapıcam!" dediğinde kendinizi emanet etmeyin!
Ya küçücük kız, masum falan diye makyaj çantanızı hizmetine amade etmeyin!
Üç dakika gibi kısa bi sürede tüm allığım yüzümdeydi! (Ki koyu tonlarını hiç kullanmamıştım bugüne kadar!) Tüm yüzüm parlak pembe ve gözlerimde lacivert rimelle kapı çaldı.
Kim o? diye sormadım çünkü gelen belliydi: MURPHY!
245326262 yılda bi gördüğüm üst kat komşum kibrit istiyodu ve adam gülmemek için resmen kastı. Sonra da "Ne o, yüz boyamaca falan mı oynuyosunuz?" dedi ve ufaklığa dönüp ekledi: "Kıymetini bil, çok iyi ve sabırlı bi ablan var."
Neyse ki yüzümde bikaç bin kat pembe allık vardı da kızardığım pek belli olmadı.

A plus tard!

Nice'ten henüz bu cuma gecesi döndüm, bedenen. Aklım hala orda, tadı damağımda kaldı. İstanbul'a tekrar alışmaya çalışıyorum, yardımcı olmak isteyen?
Düşündüm de, terapiye mi gitsem? Bi kadeh şarabın sıkma meyve suyundan ucuz olduğu bi ülkeden döndüm? Kültür şoku vakası sayılır mı?

Hoşçakal
...bol denizanalı Nice denizi...
Cote d'Azur manzaralı McDonalds
Kaktüslü dondurma (adamlar yapmış!)
 
rahat rahat espadril/yalın ayak takılmak
Checkpoint
Elveda SexShop :(
Sana da hoşçakal Socca..
ve deniz mahsülleri.. (deniz minaresi aşırdım restorandan, evet, hacıda son nokta!)
ve fransız erkekleri, hepinize au revoir! (tamam bunun fransız olduğundan şüpheliyim..)
Seninle Kasım'da tekrar görüşçez H&M, itiraz falan kabul etmem



9 Temmuz 2010

Gavur eller

16 temmuza kadar Nice teyim. Internet icin McDonalds i kullaniyorum.
QWERTY olmayan klavye Cin icadi olmali; zira boyle iskence gormedim.
Ve evet, kesme isaretini bulamadim.