8 Şubat 2011

Bi elinde cımbız, bi elinde ayna olamamış be Frida


Pazar günü Pera Müzesi'nde Frida Kahlo ve Diego Rivera'nın sergisine gittim. Ondan önceki gece de Frida filmini izledim. Genelde biyografik filmler sıkıcı olur, ne bliym ben çok sevmem. Frida bu konuda bi istisna. Çok renkli, böyle cıvıl cıvıl; ama tabi Frida'nın hayatındaki tüm trajedileri de açığa vurması açısından hüzünlü. Müzikleri şahane, ayrıca Salma Hayek Frida'dan daha güzel, yani önce Frida'nın gerçek fotoğraflarına bakıp da izlemek gerek. Tersi hayalkırıklığı hüsran müsran...
Sergi çok güzeldi, bilmemkaç marta kadar devam ediyor, bi daha gitmeyi bile düşünüyorum. Tuvalde Meksika renkleri görmek çok keyifli; çünkü çoğu resim "sanatsal" olma amaçlı böyle bi siyah-beyaz, bi gizemli falan filan ya, hoş değil.
Bi ara gaza gelip "Ohh be, işe bak. Ben de salcam lan kaşı bıyığı!" dedim de babam pek oralı olmadı. Sergi iyi güzel hoş, kadın bildiğin kalbinden geldiği gibi bamgüm çizmiş boyamış da sonuçta estetik bi gözü olur be sanatçı dediğinin. O kaşların hali ne öyle diye cımbızla saldırasım geldi bazı tuvallere, dürüst olmak gerekirse.
Şu an düşündüm de Frida Kahlo'nun resimleri Tori Amos'un şarkıları gibi. İkisi de kendi için çiziyo/söylüyo. Başkası anlayamıyo, bayağı kişisel, bayağı bilinçaltından fırlama yani.

Hiç yorum yok: