21 Mayıs 2010

Good Things Come In Small Boxes

İlkokuldaki boy sıralarında hep en öndeydim. Okul formasını en küçük beden alıp bi de beline lastik geçirmek zorunda kalırdık da yine de hep dizimin altına gelirdi o etekler.
Yedisinde neysem şimdi de oyum e haliyle. Evet hep kısaydım, hala da öyleyim. Şimdi tabi "kısa" gibi çocuksu bi tabir yerine "minyon"a sığınıyorum, o ayrı.
Yok benim kompleksim yok valla da diğer insanlara noluyo, onu anlamıyorum
Az voleybol kurslarına gönderilmedim ben... Eve şu dandik basket potalarından bile alındı be ben uziyim diye de nuh dedim peygamber demedim valla. Tabi bilimum litre içirilen sütü hiç saymıyorum. Anne babam bile bi endokrinoloji vakası olarak yaklaşırlarsa olaya ee haliyle "kısayım ben, ühüühühü!" diye gezerim yani.
Bi keresinde oldukça patavatsız bi arkadaşım, henüz tanışma faslında adımdan önce boyumu sormuştu da "yuh!" demiştim.
Björk konserinde de, arkamdaki kızla muhabbet ederken (ne kadar kafa gözükmüştü muhabbet başında!) "Ya ben kendime üzülüyodum da sen napçan, nası görcen?" diye sormuştu. O kırmızı rujunu tüm yüzüne yayasım geldi. Konserler çok ayrı bi mesele ama... Hevesle gidilen konserden sadece ense izliyip dönebiliyorum. Neyse ki insanlar çoğu zaman sırtlarına alıyolar da bikaç şarkı kurtarıyorum. (Evet kompakt tipleriz biz, hop sırtta hop omuzda)
Konser demişken toplu taşıma da oldukça zor. Şöyle elini bi atıp üstte tutunacak bi yerler bulan umarsız cool tiplerden olamadım hiç. Tutunacak yerler hep kapılmıştı çoktan benim için.
Bi de insanların minyonluğu kırılganlıkla özdeşleştirme durumu var ki gerçekten tapıyorum. Hiçbi zaman sıra itme, yok efendim perde asma, eşya yeri değiştirme, bişeyler taşıma gibi işleri yapmam. Hayır yeltenirim de tam o anda bi insan evladı "Ayy yok tatlım sen yapma, taşıyamazsın şimdi", ya da masa/sıra söz konusu olduğunda "Ay itemezsin sen şimdi" diye atılır da kurtulurum. Ama gerçekten masa falan itemiyorum... Psikolojik midir nedir? Yeni su aldığımda şişeyi bile açamıyorum ya böyle konuştuğuma bakmayın. İnsanlarda merhamet & sempati uyandırabilme güzel bi yetenek cidden.

Ha bi de bu minyonluk zamazingosundan her yere sığıyorum. Geçen gün yanımda oturan çocuk "Benim dizimin sığmadığı yere ayaklarını uzatıyosun!" dedi de iltifat olarak aldım napiym. Herkes sıraların küçüklüğünden yakınıyo da iyi böyle bence. Daha büyütürlerse masaya oturururum valla protesto amaçlı, zaten yazarken falan sandalye-masa arası açıklığı yeterince zor benim için. Bi de kimsenin kitabı defteri sıra altına sığmazken benim hepsi sığıyo, noluyo lan? Paranoya geliştirdim resmen.

Yalnız "Üzülme canııım, minyon kadınlar daha çekici oluyomuş", "Kısa boylular daha seksi yalnız." tesellilerini bırakalım. Züğürt tesellisi bunlar. Benim gibi bi buçuk metre bi kızla 1.70 küsürlerde ince uzun başka bi kıza aynı miniyi giydir, bakalım hangimize dönüyo kafalar?
Şey olayını da kesmeliyiz: "Shakira da 157'ymiş duydun mu!!", "Kylie Minogue 150 be, minnacık", "Bak Olsenler de senin kadar", "Geçen gün Sertab Erener'i gördüm, valla senin kadar bişey" vesaire. Bende Shakira gırtlağı, Kylie Minogue seksapeli, Olsen ikizlerinin dolabı, Sertab Erener sesi olmadıkça nereye?

Mümkün olduğunca kısa tutmak istiyorum postlarımı; ama arkadaşlarımla fotoğraflarımı anneme gösterirken, iki iri insanın arasında ironik olsun diye çektirdiğim fotoğrafa annemin baktıktan sonraki tepkisini de yazmazsam olmaz: "Hepiniz ayakta mısınız?"

Diyeceğim o ki, minyonları sevelim sayalım koruyalım. Mümkünse boylarını yüzlerine vurmayalım, özürlü muamelesi çekmeyelim. Hem bodur tavuk her dem piliç, unutmayalım. Ha bi de uzun-kısa ilişkilerini onaylayalım, dünya boy denge profiline ancak böyle ulaşabilir.

2 yorum:

Çiçek Dürbünü dedi ki...

tam bodur tavuk her dem piliç diyecektim ki, demişsin bile :D
ben de hep küçük olsaydım der dururum, biri olunca ötekini istiyorsun :)

shine dedi ki...

ayaknumarandan ve annenin ayakkkabı koleksyonuna konma hayallerinden hiç bahsetmemişsin bu postta, aklına mı gelmdi miniom?