14 Şubat 2010

Bebek

Dünyanın en güzel şehirlerinden birinde yaşıyoruz. İstanbul'u çok seviyorum, çok. (Denizi olmayan bi şehre gitmek düşüncesi çok geriyor beni.) En sevdiğim semtlerden biri de tabi Bebek. (Şu ana kadar sevmeyeni, Bebek'te denize sıfır ev hayali kurmayanı da görmedim)
Bu sabah 435464734636 yıl sonra falan nihayet erken kalkıp Bebek'te yürüyüş yaptım. "Her gün düzenli fiziksel aktivite" dalgası okulla beraber çok zor oluyo malesef.


Sahile sıfır olması, daha "elit" kesimi, waffle'ı, café'leri, pazar kahvaltılarıyla Bebek dayanılmaz.
Bebek'te yürüyüş yapmak hem spor yapmak hem güzel güzel manzaralar, güzel insanlar görmek için ideal! Güzel insanlar görmeyi seviyorum...


İşte yürüyüş referans noktam. :) Sahilden bu fenere kadar yürüyüp geri dönmek.. Fiziksel aktivite anlayışım :)



Bebek Koru Kahvesi. Kesinlikle gidilesi. Hele pazar sabahları bi açık büfe kahvaltısı var ki parmak yalatır yani. Ya da yalatmaz, çok çeşit var. Portakal kabuklu marmelatından her çeşit croissant'ına... Sahipleri de çok tatlı insanlar. Gerçekten önemsiyorlar. Beğenmediğiniz yemeğe (ki pek de mümkün değil burada) para almayabiliyorlar. Bi keresinde de müthiş bi mozaik kek ikram etmişlerdi. İnce jestleri oluyor böyle. 

Bebek Koru Kahvesi'nin hemen yanında Taps var ki bira patates olayı burada aşmıştır. Denize karşı olmasının yanında 30 küsür değişik çeşit birasıyla tam bir keyif... Neyse. Konumuz her gün düzenli fiziksel aktiviteydi ya.





Fazla butik bilmem, çok butik gezmem. Ama Bebek'te Ottoman'ın hemen yanında, sahil yürüyüş yolunun başında Sack's diye bi butik var ki her önünden geçtiğinde o küçücük vitrinine takılıp kalıyorum. Yargıcı'yı andırıyor biraz. (Yine Bebek'te Yargıcı ve Yargıcı Accessories da karşı karşıya wafflecıların biraz gerisinde. Eklemeden edemedim. İndirim dönemlerinde bulamadıklarınız bu şubelerde genelde bulunuyor:) ) Bi de Ağustos gibi beyaz tiril tiril elbiseleri oluyor hafif "french", hoş.



Sack's tan geriye yürüdüğünüzde waffle'cılar (yummy!) dan sonra Mini Dondurma diye gerçekten de minicik bi yer var. Yaz için ideal. Dondurmaları MÜKEMMEL! Kavunlusu kesinlikle denenmeli!

Bi de Happily Ever After var. Çok şık bi yer. Laura Ashley'yi falan çok hatırlatıyo bana. Hiç oturmadım orda, bi gün gidicem ama... Ne zaman..


Sahil boyunca yürüyüş kesmediyse (ki kessin; ama diyelim çok gazsınız ve 4345633465 kalori yakmak istiyorsunuz) yürüyüşe Bebek Parkında devam edebilirsiniz.
Hemen orda, McDonalds'ın yanında, Caffe Néro var. Girişi hiç de dikkat çekici değil, ama herhalde Bebek'te en çok gittiğim yer olabilir. Genelde burada Starbucks veya Gloria Jeans tercih edildiğinden Nero biraz daha tenha oluyor. Balkonda yer kapıp hemen denizin üstünde bşiyler içme şansı daha fazla.



Akşamları da gelip kokteyl falan içilebilir. Kitchenette ve Kırıntı bu keyif için çok uygun! Kitchenette'in mojito'su, Kırıntı'nın da Sweet Baby kokteyli çok matrak! :)

Ve eveeett... Tüm bunları yapınca o yürüyüşte yakılan kalori kat kat geri dönüyor. Orda da bi uyarının gerekliliğini hissetim. :)

"Do you want to go to the seaside?
I'm not trying to say that everybody wants to go
But I fell in love on the seaside
On the seaside
In the seaside"
Seaside - The Kooks

Bu arada iPod'umda Nil Karaibrahimgil çalarken Janis Joplin resmi çıkıyor ve düzeltemiyorum. Kafamda "Benim daha boyum kaç, kilom kaç da benim yaşım kaç?" diyen bi Janis belirdi de travmatik yani.

1 yorum:

Çiçek Dürbünü dedi ki...

Ne çok severim Bebek'i! Havalar güzelleşiyor ama benim programım yoğunlaşmaya başladı bile. Okul üzerime çullanmadan bir akşamüstü gezmek lazım.

Spor iyidir iyi!