27 Ocak 2010

Müzedeki Buddha

Geçenlerde bi müzeye gittim. Her zaman gittiğimden değil, denk geldiği için.

Anadolu Selçukluları'ndan kalma bi sürü tas, çanak, su testileri, parfüm şişeleri, takılar, buhurdanlar vardı. Çoğu zaman bu tarz tarihi kalıntılar ilgi çekici gelmez bana.
Ama düşündüm de, insanlar bunları bi zamanlar gerçekten kullanıyorlardı. Raflardaki küpeler bi zamanlar kadınların kulağındaydı. O buhurdanlarda mumlar yanıyordu gerçekten. Parfüm şişeleri esans doluydu.
O eşyalar gerçekten hayatın içindeydi. Bi zamanlar.
Ve bir gün gelecek, odamızın köşesinde öylece duran biblolar, ya da ne bliym, raftaki okunmuş kitaplarımızın bikaç sayfası "sergi" olacak. Hayatımızın içinde en sıradan anlarda yer aldıktan kim bilir kaç yüz yıl sonra öğrencilere müze proje ödevi olmaktan başka hiçbi anlamları kalmayacak.
Zaman çok korkunç.




Küçük bi Buddha biblosu almak istemiştim, vazgeçtim. O biblo bundan bin yıl sonra belki de bi kazıda bulunacak ve Uzakdoğu kültüründen olup yine de İstanbul'da bulunması şaşkınlıkla kaşılanacak, "kültürler arası ilişki"ye yorulacak. Oysa ben onu sadece komik bulduğum için almıştım.

2 yorum:

begüm dedi ki...

bu bana bi yerlerden tanıdık geldi sanki

Eda dedi ki...

(: