Adam yapmış ya... Zaten modanın sayılı saygın okullarından London Central Saint Martins'den mezun olmuş, mezun olduktan hemen bi yıl sonra kendi markasını kurabilmiş ender bi dahi.
Hüseyin Çağlayan modayı sanatla ve teknolojiyle birleştirebilen, mezuniyet defilesinde ipek elbiseleri demirle kaplayıp toprağa gömmeyi akıl edebilen, klarnet şeklinde votka şişesi tasarlıyıp hikayesini anlatabilen, kendi kendine fermuarlarını açan elbiseler tasarlayan, her ne tasarlarsa tasarlasın kendi ruhunu gerçekten veren bi dahi.
Çoğu sanatçı gibi kendi ülkesinde hak ettiği gibi ilerleyememiş, imkan yakalayamamış, İngiltere'de "Türk", burda "İngiliz" yaşamayı seçmiş. Milletçe adamın, Londra'da kaldığı yıllar boyunca doğal olarak değişen aksanıyla "VÖĞG"telaffuzuyla dalga geçeceğimize değerini bilelim, hiç değilse emeğine saygı gösterelim.
Sergi 24 Ekim'e kadar devam ediyor. Klişe olmak istemiyorum; ama şiddetle tavsiye edilir!
Hele Readings SpringSummer/2008 koleksiyonunun sunumu, ağzı açık bırakır! Kendimi Star Wars'ta gibi hissettim! Kapkaranlık bi oda, camın içinde dönen mankenler ve üstlerindeki taşlı tasarımlar o karanlıkta her yere kırmızı lazerler saçıyor. İnanılmaz.
Hemen çıkışındaki One Hundred and Eleven koleksiyonu da kesin izlenmeli. Finali mükemmel. Elbiseler kendilerini sunan mankenler üzerinde kendi kendine hareket ediyor, sihirli gibi oynayıp form değiştiriyorlar. Hayran bırakıcı.
One Hundred and eleven koleksiyonundan bu balon elbiseyi Lady Gaga da giymişti.